1 Mart 1958 Cumartesi günü İzmit Körfezinde Türk Denizcilik tarihinin en büyük deniz faciası yaşanmıştır. 76 öğrenci olmak üzere toplam 272 kişi boğularak ölmüştür. Bu Türkiye’nin yaşadığı en acı deniz kazasıdır. Körfez kan ağlıyordu. Günlerce şehrin her ilçesinden her mahallesinden cenazeler kalktı cesedi bulunmayanların yakınları sahillerde çocuklarını bekledi cesetleri ile karşılaşınca feryatlar başladı. Bu faryadlar tüm Türkiye’den duyulmuştu. Türkiye’nin kalbi Körfezde çarpıyordu. Dayanılır bir acı değildi gencecik evlatlarını kaybetmişlerdi.
O zamanlar Cumartesi günleri Devlet daireleri, Bankalar ve Okullar öğleye kadar açık olması nedeniyle yalnız cumartesi Günleri’ne mahsus olmak üzere 12.30 seferi vardı. 12.30 İzmit’ten kalkan vapur, Kavaklı (13.00), Gölcük (13.10), Donanma (13.20), Değirmendere (13.30), Halıdere (13.40), Gonca (13.55), Ulaşlı (14.10) ve de Ereğli’ye (14.25) uğradıktan sonra 14.40’ta Karamürsel’e varır, beş dakika sonra buradan hareket ederek tekrar aynı iskelelere uğraya uğraya İzmit’e dönerdi.
1 Mart 1958 Cumartesi günü Üsküdar gemisi’nin kaptanı Mehmet Kaptan hava patlamadan bir an önce hareket etmek için sabırsızlanıyordu. Lodos fırtınası öylesine kuvvetli esmeye başlamıştı ki, neredeyse vapuru halatlarını koparıp açığa sürükleyecekti. Böylesine sert bir havada iskelede bağlı kalmak ta, açık denizde dalgalarla boğuşmak kadar tehlikeli olabileceğini düşünen Mehmet Kaptan; yaşamında ilk kez hareket saatini beklemeden vapuru kaldırdı. Daha üç dakikası vardı, ama vapur zaten yeterince dolmuştu. Daha fazla yolcu almaktansa iskeleden bir an önce ayrılması iyi olacağını düşünerek gemiye hareket emri vermiştir. Gemici Ali Kaya iskeledeki çımacı görünürlerde olmadığından halatı kendi çözmek için iskeleye çıktı. Ama Mehmet Kaptan çoktan makine dairesine “Tam yol, ileri!” kumandasını vermişti Vapur iskeleden fırtınanın etkisiyle de o kadar çabuk ayrılmıştı ki, Ali Kaya vapura geri atlayamamıştı. Hava, birden gece gibi simsiyah kesilmiş ve lodos fırtınası giderek hızını artırmıştı. Mehmet Kaptan Bin bir güçlükle dalgalara doğru çevirdiği vapurun burnunu aynı yönde tutmak için dalgalarla savaşıyordu. Bunca yıl Körfez’de yolcu taşıyan Mehmet Kaptan bile rüzgârın şiddetinin daha da artmasının telaşa kapılmaktan kendisini alamamıştı. Emektar vapur nasılda bir anda yana yatıvermişti! Dev gibi dalgalar nasıl da art arda geminin bordasına çullanıyordu. Fırtına giderek artması nedeniyle kaptan köşkü Mehmet Kaptan ve Gv Lostromosu Mustafa Deniz’le birlikte yerinden kopup denize uçmuş, dümen zinciri kırılmış Kontrolden çıkan gemi saatte 130 km hızla esen rüzgâra karşı koyamadı Önce Makine dairesine sular doldu. Aynı anda öndeki ikinci mevki salonun camları patladı, içeri saldıran sular dehşete kapılan yolcuların üstüne boşaldı! Hareketin üstünden 26 dakika geçmişti ki, Üsküdar dolan suların etkisiyle şiddetle sola devrildi. Saat 12 53’ü Alabora olup battı 76 öğrenci olmak üzere toplam 272 kişi boğularak ölmüştür. 39 kişi bu olaydan kurtulmuştur.
12:30 postasının fırtınada battığı haberi kısa zamanda İzmit’te ve Körfez’deki kasabalarda duyuldu. Vapurda yakınları olanlar çılgına döndüler. Herkes sahile koşuyordu. Preveze ve gür denizaltılarından başka büyüklü küçüklü, motorlu motorsuz tekneler müthiş fırtınaya rağmen bata çıka hemen olay yerine vardılar. Böylece 39 yolcusunun denizden toplanması mümkün oldu. İzmit halkı, günlerce kıyı boyunca toplanarak geceli gündüzlü çocuklarının, yakınlarının, sevdiklerinin karaya vurmasını umutla bekledi, durdu. Mehmet Kaptan da kayıplar arasındaydı. İzmit Sanat Enstitüsü 35, İzmit Lisesi 32, Akşam Kız Enstitüsü de 9 öğrencisini kurban vermişti. Dalgaların arasından ancak 39 yolcu kurtarılabilmişti.
Şirket-i Hayriye tarafından 1927’de Almanya’nın Elbing kentindeki F. Schichau Gmbh. Tezgâhlarında iki adet yolcu gemisi inşa ettirmiştir. Bu gemiler 72 baca numarasıyla Üsküdar 73 baca numarası ile Rumelikavağı’dır. 148 gros, 64 net tonluktu.33 metre uzunluğunda, 6,6 metre genişliğinde. su kesimi ancak 2 metre kadardı. İnşa edildiği tersanenin yapımı 350 beygir gücünde, üç silindirli bir buhar makinesi vardı. Tek uskurluydu. Hızı İlk yıllarında 10 mil olsa da zamanla hızı 8 mile kadar düşmüştü. Yaz/kış 344 yolcu alabiliyordu. Üsküdar vapuru 1957 yılı sonlarına doğru İstinye Tersanesinde büyük bir yenileme tabi tutulmuştur. 430 can yeleği, 35 can simidi, iki de filikası vardı. Üsküdar battığı zaman 31 yılık bir tekne idi kardeşi 73 baca numaralı Rumelikavağı gemisi uzun yıllar çalıştı 1980 li yılların başlarında baca tadilatı yapılarak Haliç hattında çalıştırıldı 2 Kasım 1984 yılında satıldı. Gemiyi satın alan Hilton Oteli revizyondan geçirerek 1986 yılında Şehrezat ismi ile yüzer lokanta olarak çalıştırdı.
Üsküdar Vapuru 8 Mart 1958 tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nca çıkarma işlemlerine başlanmış önce yeri tesbit edilmiş uzun bir uğraşı sonucunda 19 Mart Çarşamba günü 35 metre derinlikten zorlukla çıkartılmış. İçinde dört ceset çıkmıştır. Teknede bazı yerlerde saçların yırtıldığı, üst kamaranın da meydana gelen panik nedeniyle karmakarışık olduğu görülmüştür. Bir süre yeni baştan yapılırcasına onarılarak filoya kazandırılacağına dair söylentiler dolaştıysa da, bu girişim gerçekleşmemiş. Enkazı, ertesi yıl sökülmek üzere satılmıştır.
Her kazada olduğu gibi Üsküdar faciasında da bir sorumlu arandı. Kimileri böyle bir havada hareket ettiği için Kaptan Mehmet Aşçı’yı suçlarken, kimileri de böylesine küçük bir vapura bu kadar çok yolcu verdiği için kazadan iskele memurunu sorumlu tuttu. Olayın vuku bulması ile birlikte bazı yerel ve Türkiye Baskılı gazetelerde geminin yola elverişlilik belgesi bulunmadığı, geminin istihap haddinden fazla yolcu taşıdığı, lüzumlu kurtarma malzemelerinin bulunmadığı, kaptanın gereken yeterlik belgesi bulunmadığı ve bu hatta yeni olduğu, hususunda yazılar yayınlanmıştır bunun üzerine yapılan araştırmada; Batan Üsküdar Vapuru’nun 12.11.1957 tarihinde İstinye Tersanesinde ki Revizyonu’nun bitirilmesini müteakiben Ulaştırma Bakanlığı Bölge Sörvey kurulunca yola elverişlilik belgesi bulunduğu, Mahallinde satılan ve toplanan biletlerin sayımında Üsküdar vapurunda istihap haddinde fazla yolcu bulunmadığı, Lüzumlu kurtarma malzemelerinin eksiksiz olarak vapurda bulunduğu, (Boğularak ölen her yolcunun üstünde can yeleği görülmüştür.) Üsküdar Gemisi Kaptanı Muhmet Aşçı’nın 30 yıllık bir denizci olduğu bunun kaza anında 14 yıllık kaptan olduğu bunun 11 yılını bu hatta çalıştığı tesbit edilmiştir. Ayrıca Denizcilik Bankası kaza kurbanlarının yakınlarına otuzbeşbin ile yüzyetmişbeşbin lira arsında değişen tazminatlar ödemiştir.
01 MART 1958 Tarihinde İzmit Körfezinde
batan Üsküdar gemisi’nde bulunan personelin listesi
S.No Sicil No Adı ve Soyadı Görevi
Durumu
1 7957
Mehmet AŞÇI Kaptan Boğularak ölmüştür
2 6034
İsmail AKPINAR Makinist
Boğularak ölmüştür
3
17149 Mustafa
DENİZ Gv.Lostromosu Boğularak ölmüştür
4 22054 Mustafa
KARADENİZ Gemici Boğularak
ölmüştür
5 15633 Remzi
AKSU Yağcı
Boğularak ölmüştür
6 11083 Hikmet
ATAÇAY Ateşçi
Boğularak ölmüştür
7 12208 Mustafa
BEDİROĞLU Ateşçi
Boğularak ölmüştür
8 8956
Kamil ŞENOCAK İskele Memuru Yüzerek Kurtuldu
9 22911 Kadir
KURŞUN Kamarot
Yüzerek Kurtuldu
10 11290 Ali
KAYA
Gemici Hareket sırasında halatı çözerken geminin
açılması dolayısı ile iskelede kalmıştır
KAPTAN MEHMET AŞCI
1906–1958
1906 yılında Erzincan’ın Kemah ilçesinde doğdu Baba adı Halil Anne adı Behice’dir. 03 Eylül 1927 yılında Şirket-i Hayriye’ye girdi. 22 Ekim 1928 tarihinde askerlik görevine başladı 19 Mart 1930 tarihinde tekrar Şirket-i Hayriye’ye girdi 16 Haziran 1944 yılında Mülazım Kaptan 01 Ağustos 1944 tarihinde ise Kaptan olmuştur. 24 Ocak 1945 tarihinde Şirket-i Hayriye’nin 4697 sayılı kanunla Devlet Denizyolları ve Limanları Genel Müdürlüğü’ne devri nedeniyle Şehirhatları İşletmesi’nde Kaptan olarak görevine devam etmiştti. 01 Mart 1958 yılında Kaptanı olduğu Üsküdar gemisinin İzmit Körfezinde batması neticesinde boğularak ölmüştür.
Bu facianın yaşandığı yıllarda İzmit Lisesinde genç bir öğrencisi olan merhum Kaptan Prof Dr Necmettin Akten TRT İstanbul radyosunda hazırladığı ve benimde konuşmacı olarak bulunduğum “ Deniz Ekonomisi “ adlı programda Bu konuyu işlediğimiz zaman en büyük arzum bu olayı bilgisayar ortamında canlandırmak olduğunu söylemiştir. Bu konunun enine boyunu bir masaya yatırıp ince detayına kadar incelenmesi gerektiğini söylemişti. Ancak bu fikrini hayata geçiremeden aramızdan ayrılmıştı.
Bu gün aşağıda belirmeye çalıştığım konulara bir cevap arıyorum
- Kaptan Köşkü’nün yerinden kopup denize düşmesi olayı başka bir gemide olmuşmudur.
- Kaptan Köşkünün denize uçması hızı saatte 130 km esen lodos fırtınasından mı Yoksa dümen zincirinin kırılmasından dolayımıdır.
- Önce dümen kilidimi kırıldı bunun neticesinde kaptan köşkü denize uçtu yoksa kaptan köşkünün denize uçması mı Dümen kilidini kırdı.
- Kazadan kurtulan kazazedelerin ifadelerine göre gemi su almaya başladı ve gemi iskeleye (Sola) doğru yatmaya başladı. Acaba bu arada kaptan dümene sancak (sağ) alabanda komutu vererek dümen kilidinin kırılmasına mı sebep olmuşmudur.
- Kazayı kıyıdan gören görgü tanıklarının ifadelerine göre “kaptan tehlikeyi fark etmiş olacak ki Derince İstikametine dümen kırdı ve Üsküdar’ı baştankaraya oturtmak istiyordu “ Kaptan gemiyi baştankara denize oturtmuş olsa idi can kaybı daha mı az olurdu.
- Kaptan can ve mal emniyeti açısından iskeleden ayrılmasa can kaybı olmayabilirliydi bu durumda gemi ve iskelede ne gibi hasarlar olabilirdi.
Bu soruları ve akla gelelebilecek başka sorular cevaplanmak için bekliyor. Birileri çıkar tarihin derinliklerinden kalmış bu olayı aydınlatır
Bu kazada boğularak ölenleri ile rahmetle anıyorum mekânları cennet olsun.