Büyük Atatürk 01. 11. 1937 tarihinde T.B.M.M. 5.Dönem 3. Toplanma Yılını Açarken. Yaptığı konuşmada« En güzel coğrafî vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz; denizciliği, Türkün büyük millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız. »sözleri üzerine devrin hükümeti Haliç’teki tarihi tersaneye ilaveten yeni ve modern bir tersane kurulması görevini Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi’nin 1933 yılında üçe bölünmesi ile oluşturulan Fabrika ve Havuzlar İşletmesi Müdürlüğüne vermiştir. İlk olarak yeni kurulacak tersanenin nerede kurulacağıma karar vermek üzere bir komisyon kurulmuş Kurulan bu heyet 1936 yılı içinde Marmara’nın bütün uygun koylarını gezerek tersane kurulmasına uygun bir yer aramışlar ve nihayet Pavli Adasi’nın bulunduğu Pendik Koyu’nu en münasip yer olarak tespit etmişlerdir. Pendik Koyu’nun tersane yeri olarak heyet tarafından uygun görülmesi üzerine 1937 yılında bu koyda bulunan hazine arazisi yetersiz görülerek civar arazilerin istimlaki suretiyle arazinin genişletilmesine karar verilmiştir. Tersanenin istimlak, arazi düzeltme ve proje çalışmalarını yürütmek üzerere, o tarihte Fabrika ve Havuzlar İşletmesi Mühendislerinden, ayni zamanda yer seçimi heyeti üyesi de olan Mümtaz Balsöz, kadrosu Fabrika ve Havuzlar’ da kalmak üzere Pendik Tersanesi’nin ilk kurucu müdürü olarak görevlendirilmiştir. Mümtaz Balsöz 1937’den 1940 sonuna kadar bu görevi yürütmüştür. 1938 başında Denizbank’ın kurulması ile Fabrika ve Havuzlar İşletmesi Denizbank’a bağlanmış. Pendik Tersanesi’nin kurulması işi de Denizbank’ın görevleri arasına alınmış. Yeni kurulan Denizbank, bir taraftan istimlak faaliyetlerini sürdürürken bir yandan da ileride tersanede çalışacak mühendisleri yetiştirmek üzere aralarında Nedret Utkan, Celalettin Erol gibi isimlerin bulunduğu yaklaşık 40 kişiyi İngiltere’ye göndermiştir. Pendik Tersanesi’nde çalıştırılmak üzere Mühendislik eğitimi gören kişilerden hiçbiri Pendik Tersanesi’nde çalışma olanağını bulmadan emekliye ayrılmışlardır. Atatürk’ün vefatından sonra Cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü zaman zaman beyaz treni ile Ankara’dan İstanbul’a gelir giderken tren hattının Pendik Tersanesi’nin inşaatının bulunduğu yerin yanından geçmesi nedeniyle her seferinde Pendik Tersanesi İnşaatın bakar inşaatın fazla ilerlemediğini görünce merak eder yanındakilerine acaba bu tersane ne zaman bitecek diye sorarmış.1939 yılında bir İstanbul seyahatinden dönüşte zamanın Ulaştırma Bakanı Ali Çetinkaya’ya bu tersane ne zaman bitecek diye sorar. Ali Çetinkaya;” seneye tamam Paşam” der. bir yıl sonra Tersaneyi görmek üzere İstanbul’a giden İsmet İnönü yanına Ulaştırma Bakanı Ali Çetinkaya’yıda alarak Tersane bölgesine gider. Tersanede hiçbir çalışmanın yapılmadığını gören İsmet Paşa çok sinirlenir hiddetle kapatın burayı der.1950 yılına kadar tersane inşaatında bir ilerleme olmaz. 1950’li yıllarda Pendik Tersanesi ile ilgili çalışmalara ancak 1954-1955 yıllarında İstimlak çalışmaları tekrar başlanmıştır. Ancak buraya tersane yapılması Başta Milliyet Gazetesi yazarlarından Refi Cevat Ulunay olmak üzere şiddetli muhalefet göstermişler isede istimlak çalışmalarına devam edilmiştir. 1960 yıllarda istimlak çalışmalarına devam edilmiş ancak arazinin sahiplerinin çok olması ve hepsi ile mahkemelik olması nedeniyle çalışmalar istenilen hızda olmamıştır.
Pendik Tersanesinde çalıştırılmak üzere mühendislik eğitimi için İngiltere’ye gönderilen Nedret Utkan’ın Genel Müdür Yardımcısı bilahare Genel Müdür olması ile çalışmalar hızlanmış, 1967 yılına gelince yeterli miktarda arazı istimlak edilmiş Pendik Tersanesi için uluslararası proje ihalesine çıkılmıştır. İhaleye Almanya, Polonya, İsveç, Norveç, Danimarka, Fransa ve Ispanya firmaları teklif vermiş, verilen bu teklifler Zekai Başkurt, Mübin Boysan ve Lütfi Hızlan’dan oluşan bir heyet tarafından incelinmiş inceleme neticesinde Alman ve Polanya firmalarının verdiği teklif uygun görülmüş Polanya’nın Cekop Firmasının teklifi Alman firmasının teklifinden daha ucuz olmasından dolayı proje ihalesi Polanya Cekop firmasına verilmiştir. Cekop Firması 1,5 yıl süren bir çalışma ile projeyi tamamlar ve teslim eder. Ancak Tersanenin burada yapılmaması için çeşitli kuruluşlarca kampanyalar düzenlenir. Bu kampanyaların sonucunda konu Milli Güvenlik Kurulunun gündemine alınır. Pendik Tersanesi’nin açılmasında yoğun çaba harcayan Denizcilik Bankası T.A.O Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı Yük Müh.Ali Can’ın “Bir Tersane Bir Bir Hayat” kitabında Celalettin Erol bu anısına yer verir. “1969 yılı başlarında Denizcilik Bankası Genel Müdürü Şükrü Kıykıoğlu Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Kemalettin Gökakın tarafından aranır Milli Güvenlik Kurulunun gündeminde Pendik Tersanesi olduğunu bilgi vermek üzere Ankara’ya gelmesi söylenir Şükrü Kıykıoğlu şu anda Ankara’da Genel Müdür Yardımcımız Celalettin Erol bulunduğunu kendisinin bu tersanede çalışmak üzere olarak İngiltere’ye gönderildiğini ve burada Glasgow Üniversitesin’den Gemi İnşa Yük.Mühendisi olarak mezun olduğunu konuyu çok iyi bildiğini herkesi doyurucu bilgi vereceğini söyler bunun üzerine Ankara’da bulunan Celalettin Erol aranır çok acele Çankaya Köşkünde toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısına katılması söylenir. Bir taksiye atlar ve doğru Çankaya Köşkü’ne çıkar. Kendisini bir Binbaşı karşılar ve Milli Güvenlik Kurulu’nun toplandığı salonun kapısına kadar getirir. Kapının dışında bulunan bir sandalyeyi göstererek orada oturup beklemesini rica eder sandalyeye oturup da beklediği birkaç dakika Celalettin Bey’e, orada bulunma sebebini bilmediği için, birkaç yıl gibi uzun gelir ve nihayet salonun kapısı hafifçe açılarak İçeriden başını hafifçe uzatan birisi parmağı ile işaret ederek kendisini salona alır. İçeriye girdiğinde geniş ve aydınlık salondaki büyük masanın başında Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ı sağ tarafında Başbakan Demirel ve Bakanları sol tarafında Genelkurmay Başkanı ve Komutanları oturmuşlar sanki kendisini bekler vaziyette görür.
Kendisini salona davet eden görevli, uzun masanın kapıya yakın ucundaki kürsü gibi bir yere davet eder Celalettin Erol Kürsüdeki yerini alınca, başta Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay olmak üzere masadaki herkesin gözlerini kendisine çevirip uzun uzun süzdüklerini, adeta kendisini tetkik ettiklerini fark eder. Oraya niçin davet edildiğini bilmemenin şaşkınlığı, kendisine ne sorulacağının merakı içindedir. Genel Sekreteri Kemalettin Gözakın Paşa ayağa kalkıp, kendisini meraktan kurtaran soruyu sorar: “Celalettin Bey, sizi Pendik Tersanesi için davet ettik. Marmara Denizi içinde ve Ege’de birçok koy varken niçin tersane kurulması işini illa da Pendik Koyu seçilmiş. Bize bunu gerekçeleri ile açıklarmışsınız,” der.
Kemalettin Paşa’nın sorusuyla rahatlayan Celalettin Bey uzun uzun Japonya, İngiltere, Almanya ve diğer ülkelerdeki şehirlerle iç içe olan tersanelerden misaller verir. Şehirden çok uzakta rast gele bir koyda tersane yapmanın mahzurlarını anlatır. Başbakan Süleyman Demirel de Celal Bey’e sorduğu yönlendirici sorularla yardımcı olmaya çalışır. Sözlerini bitirince de masada oturanların yüz ifadelerinden imtihanı geçtiğini ve onları ikna ettiğini fark eder. Kurul salonundan çıkmaya hazırlanırken bütün cesaretini toplayıp Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a hitaben: “Sayın Cumhurbaşkanım, ben ve diğer birçok arkadaşim 1938 yılında Pendik Tersanesi için mühendislik eğitimi görmek üzere Ingiltere’ye gönderildik. Ben döndüm, yıllarca eski tersanelerde mühendis olarak çalıştım. Müdürlük yaptım şimdi Genel Müdür Yardımcısıyım, neredeyse emekli olacağım. 1938 yilmdan bu yana tam 31 yıl geçti, Pendik tersanesi hala arazi halinde. Müsaade edin de şu tersaneyi yapalım, efendim,” der. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, alığı izahattan tatmin olmuş bir yüz ifadesi ve olanca babacanlığı ile , “Tamam evladım, tersaneni yapacaksın” der. Celalettin Bey, Köşk’ten ferahlamış ve mutlu olarak ayrılır. Sonradan öğrenir ki Pendik Koyu’nda Tersane’nin yapılacağı yerde Merkez Bankası’nın ve Hava Kuvvetleri Personelinin yazlık kampları vardır ve Tersane inşaatı başladığında Kamp sakinleri, kamplarının bozulmaması için ölesiye mücadele etmektedirler ve konuyu Milli Güvenlik Kurulu gündemine kadar intikal ettirmişlerdir. O gün, Celalettin Bey’in Köşk’te verdiği izahat üzerine bu mukavemet kırılır ve Pendik Tersanesi adeta direkten döner ve kurtulur.
29 Mayıs 1969 Pendik Tersanesi Temeli ikinci defa atılır. Temel atma töreninde devrin Başbakanı Süleyman Demirel Pendik halkına hitaben şöyle der “Ey Pendikliler! Yıllarca bu Pendik Koyu’ndan denize bakıp durdunuz da elinize ne geçti Bu denizden bu Pavli Adası’ndan kaçınız yararlandı? Şimdi biz buraya büyük bir tersane kuruyoruz. Bu tersanede en az 2000 kişi çalışacak, bu aile fertleri ile 10,000 kişi demektir. Tersane faaliyete geçince etrafta yan sanayi kurulacak orada da insanlar çalışacak. Demek ki buradan 15-20 bin kişi ekmek yiyecek. 20 bin kişi demek 30-40 bin ekmek demek, bu kadar ekmek şu kadar firma demek, şu kadar bakkal demek. Tersane demek iş demek, aş demek, para demek, canlılık demek. Göreceksiniz bu tersane acılınca Pendik ve civarına büyük canlılık gelecek buraya hayat gelecek” Demirel’in bu sözleri merasim sahasını dolduran genellikle orta halli Pendik halkını çok sevindirdi ve çok büyük alkış aldı. O tarihten sonra Hükümetin kararlılığı karşısında “Buraya Tersane Yapılmasın “ kampanyası bıçak gibi kesilir.
12 Ekim 1969 tarihinde Milletvekili Genel Seçimleri yapılacaktır. Türkiye’yi yönetecek yeni kadroları halk belirleyeceklerdir. Partiler secim bildirgelerini hazırlar ve halka anlatmaya başlar bu seçimlere katılan Adalet Partisi yayınladığı seçim bildirgesinin 46.Sayfasında Ulaştırma ve Haberleşme Hizmetleri bölümünde ki denizcilikle ilgili bölümde şöyle yazıyordu;” Kara, Deniz ve Hava Ulaştırması ve Telekomünikasyon faaliyetleri, ekonomik, sosyal can ve mal emniyeti yeniden düzenlenecektir. Deniz yolu uluşturmasının ekonomik hayatımızdaki büyük önemi dolayısıyla bu saha başlanılan Planı kalkınma hareketlerine devam oldurulacaktır. Deniz Ticaretimizin ileri memleketler Denizcilik seviyesine çıkarılması için genç ve modern gemilere deniz Ticaret filomuzun kuvvetlendirilmesi yolundaki gayretlerimize devam olunacaktır. Deniz vasıtaları sanayiinin geliştirilmesi için kurulmakta olan tersane ve deniz dizel motorları fabrikasının bir an önce işletmeye girmesi sağlanacaktır. Ayrıca yurdumuzda ki bütün tersane tezgâhlarından azami şekilde faydalanılacaktır. Deniz nakliyatı sahasında yabancı gemilerle gemilerimiz ile arasındaki ticari rekabet şartları hazırlanacak, yolcu ve navlun dövizlerinin arttırılmasına çalışılacaktır”. ifadesi yer almaktadır. Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel Taksim Meydanında İstanbullulara şu vaadlerde bulunuyordu Boğaziçine köprü yapacağız Pendikte bir tersane kurup burada 75.000 DWT’luk gemiler yapacağız binlerce kişiye istihdam sağlayacak burada üretilen gemilerle ithal ettiğimiz mallar ile ihraç ettiğimiz mallar taşınarak milyonlarca döviz tasarruf edilecek buradan tasarruf edilen dövizlerle ülke içerisinde yeni barajlar kurulacak yeni fabrikalar açılacak herkese iş herkese aş verilecektir.
Temeli atılan Tersane ve Motor fabrikası 12 Mart muhtırası neticesinde demokrasinin sekteye uğramasıyla siyasi istikrarsızlık nedeniyle çalışmalar kaplumbağa hızıyla devam etmiştir. Tersane 1 Temmuz 1982 yılında kuru havuz inşa edilmeden kızaklar ise 3/2 tamamlanmış bir vaziyette hizmete açıldı. Aynı tarihte motor fabrikasının temeli atıldı. Motor fabrikası 1984 yılında açıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığına devredildiği 2000 yılına kadar 25 adat muhtelif DWT’da gemiler inşa edildi. Motor fabrikasında ise 99 adet muhtelif BHP motor imal edildi. İmal edilen bu motorlar bulundukları gemilerde hala çalışmaktadır.
Süleyman Demirel’in hayali olan 75.000 DWT’lu gemileri tersanenin açılışından tam 23 yıl sonra yine kendisinin Başbakanlığı döneminde 1992 yılında kızaktan indirildi. DB Deniz Nakliyat adına Ana ve Yardımcı Makinaları birlikte inşa edilen Almaata ve Taşkent gemileri şu anda Türkiye tarafından inşa edilen en büyük gemiler olarak seferlerini sürdürmektedir.
Bu gemilerde kullanılan 14000 BHP dizel motorlar Pendik Sulzer Motor fabrikasında imal edildi. Pendik Tersanesi’nin hazin öyküsü 2000 yılında buranın Özelleştirme Yüksek Kurul Kararı ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığına devredilmesi ile son buldu.2000 yılından günümüze kadar Türkiye’de yaklaşık 700 adet gemi inşa edildi bu gemilerde biri ana ikisi yardımcı üç makinanın bulunduğu düşünülürse bu güne kadar 2100 adet dizel motor dışarıdan satın alınmıştır. Özelleştirme Yüksek Kurulu bu tersaneyi Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na değildi ,Koreli, Japonyalı veya bir başka devletin firmasına burayı işletmek kaydı ile ücretsiz verse idi inanıyorum ki bu gün burada 2500 adet Mühendis 5000 adet teknisyen ve İşci’nin çalıştığı bir tersane olurdu.